Skip to main content

İş Sağlığı ve Güvenliği Geçim Kapısı mı Hayat Tarzı mı?

İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili oluşan gündem ve alınan tedbirler yeterli olmasa da ciddi iyileşmeleri beraberinde getirdi. Bununla birlikte bir yaşam tarzı ve bilinci olması gereken güvenlik ve sağlık konusunu yasalarla düzenlemeye çalıştığımızdan olsa gerek, uygulamada ortaya garip sonuçlar ve örnekler çıkmaya başladı. Bu tür gariplikler engellenmeden iş sağlığı ve güvenliği konusunun bilinç haline dönüşmesi imkânsız görünüyor.

Pratik uygulamalarda (işini doğru yapan uzmanları tenzih ederim) kazaların önlenmesinden ziyade, bir kaza olduğunda ben nasıl sorumluluktan kaçarım yaklaşımı hâkim. Testi kırılmadan işçiyi döven bu yaklaşımda, işçiye veya yükleniciye bir tomar kâğıt imzalatılıyor, birçok kayıt oluşturuluyor, ciddi engellemeler ile olası kazalarda “ben uyarmıştım” demeyi mümkün kılacak alt yapı oluşturuluyor. Uygulama aşamasında ne bir takip, ne bir ikaz, ne bir ceza yok. Hatta İSG uzmanı şantiye sahasını dahi ziyaret etmiyor. Bir kaza olması durumunda ise başlangıçta imzalatılan evraklar devreye giriyor.

Bugün iş hayatında bulunan insan gücünün neredeyse tamamı, İSG konusunda gerekli bilince sahip değil. Hal böyle iken sergilenen bu yaklaşım, “siz bildiğiniz gibi çalışın, beni yakmayın yeter” yaklaşımıdır. Amaç yeni kayıtlar oluşturmak ve kâğıt israfı ise sorun yok! Amaç insan hayatını korumak ise bu yaklaşım temelden değiştirilmelidir.

Bir çalışanımın arkadaşları ile paylaştığı maili, sizlerle de paylaşmak istiyorum:

“Merhaba;

İSG hakkında yasadığım bir kaç olayı anlatmak istedim.

Öncelikle ben daha öncesinde İSG kıyafetlerini çok gerekli görmüyordum.

Fakat beton kaideyi yerine koyma esnasında ayağımın onun altında kalması ve çelik burunlu iş ayakkabısını kullandığım için ayağıma gelen 150 kg’lık beton bir zarar vermediğinde anladım o ayakkabının ne işe yaradığını. Kablo çekimi esnasında kafama gelen kablonun, baret kullandığım için zarar vermediğinde anladım baretin ne kadar faydalı olduğunu. Belki ben bunları kullanmasaydım ufak tefek sıyrıklarla atlatabilirdim. Ta ki dün gördüğüm bir kaza sonucu bir canlının ölümüne şahit olmam benim bir kez daha İSG konusunda daha dikkatli olmamı sağladı. Ekte o hayvanin cansız bedenini gönderiyorum. Yaptığımız iş her ne olursa olsun, bir vida sıkmak dâhil, gerekli olan İSG kıyafetlerini kullanalım.

Bir kere kullanırız hayatimiz kurtulur, bir kere kullanmayız hayatimiz sona erebilir. Tek bir şansımız var ikincisi olmayabilir. Onun için şansımızı İSG kıyafetlerini giyerek kullanalım. Ben kullandım pişman değilim.

Saygılarımla…”

 

Bu çalışanı İSG kurallarına uyması konusunda zorlamasaydık, baret takmadığında ikaz etmeseydik, yukarıda saydıklarını ayağını ezdikten sonra öğrenecekti ya da buna rağmen öğrenmeyecekti. Bu aşamadan sonra artık denetlemeseniz de kendi kendini koruyan bir personeliz var demektir. Buna rağmen denetlemeler devam etmeli. Elbette ki İSG çalışmalarında kayıtlar önemli ve mutlaka tutulmalı ama asıl önemli olan kazaların önlenmesi ise bunun yolu eğitim, denetim, ikaz, ceza hatta gerekiyorsa işten el çektirmedir.

Bu aşamada ise farklı bir tehdit devreye giriyor, tek bir yazı ile bir müteahhidi batırabilecek kadar yetkili bireyler ve birimler oluşuyor. Ne yazık ki ülkemizde, elindeki yetkiyi kişisel çıkar temini veya tehdit unsuru olarak kullanan insanlar azımsanmayacak kadar fazla. İSG çalışmalarında amaç, işçileri işsiz, işvereni işletmesiz bırakmak değil, işin olması gerektiği şekilde yapılmasını sağlamaktır. Bunun sağlanmasına dönük tedbirler alınmalı ve girişimcilerin, birilerinin elinde oyuncak olması engellenmelidir.

Daha şartname aşamasında risk analizleri yapılıp şartname ekine konulmalı ve olası yükleniciler riskler konusunda bilgilendirilmelidir. Çalışanlarda aranan vasıflar ve alınması gereken eğitimler ile kişisel koruyucu donanımlar mutlaka şartname eklerinde yer almalıdır. Elbette iş başlangıcında farklı riskler tespit edilip analiz genişletilecektir, lakin asgari seviye ihale öncesi ilan edilmelidir.

İş için gerekli uzman desteği yüklenici tarafından sağlanmamalıdır. Bu amaçla ayrı bir ihale ile “İSG uzmanlık işi” üçüncü bir kaynaktan tedarik edilmelidir. Böylece sadece evrak uzmanlığının önüne geçilebilir.

Pratikte oluşan bir diğer garip uygulama ise mahalledeki berber, kasap, kuaför vb. esnafı aylığa bağlayan kopyala yapıştır İSG uzmanları. Hazırladıkları bir risk analizini, aylık 300 TL gibi bir rakama tüm bu yüksek riskli (!) esnafa satıp, aylık iyi bir maaş kazanan ama işinin gereği olan diğer faaliyetleri asla yapmayan bu uzmanlar, bu sistemin doğurduğu ucubeler olarak karşımızda duruyor. Koca koca inşaat şantiyelerini dahi denetle(ye)meyen çalışma bakanlığının, bu esnafları denetlemesi zaten beklenmezken niçin asli görevlerini icra etsinler ki!

Birçok işte olduğu gibi İSG çalışmaları da kendi rantçılarını doğuruverdi. Asla gerçekten riskli olan işlerle ilgilenmeyen, sadece aylık faturasını gönderen bu güruha kim dur diyecek. İşin daha da garip tarafı bu süreçte işletmeler bazı zorunluluklardan kurtulmak için işçi çıkarmaya, kayıt dışı işçi çalıştırmaya yöneldi. Özel şoförünü sigortalı çalıştıran biri sadece bu çalışanı için iş yeri hekimi ve İSG uzmanı desteği almak zorunda kaldığını görünce farklı yol ve yöntem arayışına girdi. Kervan yolda dizilir diye çıktığımız bu yolculukta da ortalık toz duman oldu. Şimdi artık kervanı yoluna koyma zamanı. Ortaya çıkan garabetleri önleyici adımlar bir an önce atılmalı ve amacı insanı korumak olan sisteme bir an önce geçilmelidir.

İş sağlığı ve güvenliği yasası ile başlayan yolculuğumuzda hala inşaatlarda, madenlerde insanlar ölüyorken alınan tedbirlerin yetersizliğini tartışmak yerine, yasanın zaaflarına odaklanmak daha yapıcı olacaktır. Bu yasa ile ilgili atılan adımlar sadece sorumluluk savma yarışını tetiklemiş görünüyor. Asansör düştü on işçi hayatını kaybetti. Bu aşamada derhal evraklar devreye girdi. “Biz asansörü dış kaynakla aldık”, “asıl biz sizi uyardık yük taşımayın diye”, “öyle bir uyarı olmadı” vs. vs. İşçileri, posta başlarını, şantiye şeflerini, şantiye müdürlerini ve patronları dönüştürmeden alınacak bir yol yok. Ramak kalaları dikkate almayan sistemler, kazaları önleyemez. İSG eğitimini kağıt üstü göstermelik olmaktan çıkarmadan, risk analizini kopyala yapıştır evrak olarak görmekten vazgeçmeden, kişisel koruyu ekipmanı yük olarak algılamaktan vazgeçmeden, gerekli sertifikaları para ile satın almaktan vazgeçmeden, işe özel İSG uzmanı yaklaşımını geliştirmeden, bağımsız göz denetimini devreye sokmadan, ikaz, ceza ve el çektirme tedbirlerini devreye koymadan bu konuda atılacak her adım boşa çekilmiş kürek olarak kayda geçecektir.

Bir kere olsun kaza olmadan öğrensek olmaz mı?

business

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir