Skip to main content

Yerel Kalkınma ve Bilişim Teknolojileri

Sanayi 2 ve 3 ile başlayan makineleşme çağı, seri üretim teknolojileri ve otomasyon çözümleri, insanların üretimin yapıldığı merkezlere akın etmelerine sebep oldu ve bunun neticesinde büyük metropoller oluştu. Oluşan bu yapılar daha önce hiç tanışık olmadığımız yepyeni sorunları da beraberinde getirdi. Kirlenen havalar, sıkışan trafik, birbirini tanımayan komşular, yoğun bireyselleşme, sürekli çalışan insanlar, stres vb. sayısız sorunlar gündemimize girdi ve bunlara sürekli yenileri eklenmektedir. Sanayi 4.0 olarak isimlendirilen yeni süreçte kurallar değişmeye gebe. Daha önce her şeyin tekbir yerde olduğu yapılar tamamen değişiyor. Haberleşme teknolojilerindeki gelişmeler ayrı lokasyonları tek bir sistemin parçası olarak kullanmayı mümkün kılıyor ve artık eski mantalite ile düşünmekten vaz geçmenin zamanı geldi.

Yerel kalkınma perspektifinden bakarak bilişim teknolojilerinin sürece katkısını iki farklı başlıkta ele almak gerekmektedir. Birincisi bilişim teknolojilerinin sunduğu imkanları kullanarak gelenekselleşmiş iş yapma modellerinin değiştirilmesi ve insanların kendi şehirlerinde üretim sürecine katılmalarının sağlanmasıdır. İkinci yaklaşım ise özellikle yazılım geliştirme başta olmak üzere bilişim dünyasının gerektirdiği kodlar ve içeriklerin yerelde hazırlanmasıdır.

MİKRO ÜRETİMİN PAZARLARA ARZI

Yerelde yapılacak üretimin gerek ülke gerekse de uluslararası pazara arz edilmesi için artık bir dağıtım ağına ihtiyacınız kalmadı. Köylüler tarafından üretilen bir el işinin veya meyve kurusunun internet üzerinden tüm dünyanın beğenisine sunulması artık çok kolay oldu. İnternetin yaygınlaşması ile oluşan bu imkan, örnekte sunduğumuz en temel üretimden en karmaşık sisteme kadar tüm ürünler için kullanılabilir haldedir. Yaygın geniş bant internet ağının kurulması ve insanların bilişim sistemlerini kullanabilir hale getirilmesi, var olan bu imkanın kullanılması için olmazsa olmaz gereksinimlerdir. Gençler yeni teknolojilere hızla adapte oluyor ve kendi imkanlarını oluşturabiliyorlar. Burada temel eksik insanların fırsatları fark edemiyor oluşu ve yazılım altyapılarına sahip olmamalarıdır. Bu sorun sivil toplum örgütleri ve kamunun bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmaları yürütmesi ve hızlı kullanılabilir bilişim altyapılarının kurulması ile mümkün olacaktır.

Son yıllarda yapılan fiber optik kablo yatırımları ve 4,5 G altyapısı internet erişimi konusundaki kısıtları ortadan kaldırmış görünüyor. Özellikle mikro üretimler için temel gereksinim, ürünleri pazarlara ulaştıracak bir sanal pazarın hazırlanmasıdır. Birçok alışveriş sitesi insanlara bu imkanı sunsa da en doğru yaklaşım bu işe odaklı, dikkat çekici ve yerellik özelliği ile bilinen bir altyapının genel kullanıma sunulmasıdır. PTT’nin dağıtım kabiliyeti ile bilişimi buluşturacak bir çözüm oldukça etkin sonuçlar verecektir. PTT’nin alışveriş sitesinin (http://www.epttavm.com/) yerel ürünler ve mikro üretimlere odaklanmış bir versiyonu düşünülebileceği gibi herkesin kendi dükkânını açabildiği bir sanal pazar yeri konsepti de çok başarılı sonuçlar doğurabilecektir.

SANAYİ ÜRETİMİNİN ANADOLU’YA KAYDIRILMASI

Mikro üretimin yanı sıra sanayi üretiminin de kırsala yayılmasında bilişim teknolojileri ciddi kolaylıklar sunmaktadır. Bırakın satışla üretimi ayrı mekanlara taşımayı, üretimi dahi farklı alanlarda planlamak mümkün kılındığına göre, üretimi büyük şehirlerden kırsala kaydırmak yerel kalkınmaya ciddi katkılar sağlayacaktır. Elbette sanayi üretiminin yerele kaydırılması sadece bilişim altyapısı ile ilgili bir konu değildir. Ulaşım altyapıları, kalifiye insan kaynağı, hammadde erişimi gibi diğer bileşenler de işin içerisinde değerlendirilmeli ve ihtiyaçlar karşılanmalıdır. Bununla birlikte, tüm gerekli altyapının hazırlanmış olması ancak bilişim sistemlerinin yeterince ve sağlıklı olduğu koşullarda istenen sonuçları verecektir. Örneğin kalifiye insan kaynağının illaki yerelde istihdam edilmediği çözümler bilişim altyapıları ile mümkün olabilecektir. Bugün bir ameliyatın nasıl yapılacağına dair bir eğitimin uzaktan izlenerek verilebildiği düşünüldüğünde birçok danışmanlık vb. hizmetin uzaktan verilmesi çok kolay olacaktır. Kaldı ki kalifiye personel gerektiren sistemlerin çoğunun bakımları uzaktan erişim ile verilebilmekte ve sahadaki ara kademe bir personelin desteği ile tüm onarım işlemi uzaktan yürütülebilmektedir.

ÇAĞRI MERKEZLERİ VE SAYISAL ARŞİVCİLİK

Sağlıklı haberleşme altyapıları ve bilişim çözümleri ile çağrı merkezi hizmetlerinin yerelde hatta kişinin kendi evinde verilebilir hale gelmesi de önemli bir gelişmedir. Bugün Erzurum’da kamu harici en yüksek istihdamın bir çağrı merkezinde sağlandığı düşünüldüğünde bu imkânın yerel kalkınma için etkin bir araç olabileceği tartışmasız bir gerçektir. Aynı şekilde sayısallaştırılmış arşivler ile arşivciliğin küçük şehirlere taşınması, hem arşivleme hem de sayısallaştırma hizmetlerinin buralardan verilmesi yereli kalkındıracak ve de arşivlere daha etkin ve hızlı erişimi sağlayacaktır. Yine PTT’nin dağıtım ve iletim kabiliyetleri kullanılarak kalıcı arşive aktarılacak evraklar Ankara, İstanbul gibi büyük şehirler yerine deprem riski düşük bir şehre taşınarak yeni bir odak şehir oluşturulabilir. Geldiğimiz noktada çağrı merkezi konusunda ciddi adımlar atılmış ve özellikle 6. Bölge olarak tayin edilmiş şehirlerde ciddi sayıda tesis kurularak hizmet verilmeye başlanmıştır. Arşivleme konusunda özel sektörün bu yönde adımları bulunmakla birlikte henüz kamu tarafında hatırı sayılır bir adım atılmamıştır. Kamunun evraklarını taşradan Ankara’ya taşıdığı dikkate alınırsa, bu yatırımların ek külfetinin olmayacağı rahatlıkla görülebilir. Evraka erişimdeki kolaylık hem kurumun işlerini hızla yapmasını sağlayacak hem de bu evrakların kullanılacağı yargılama vb. faaliyetleri de daha hızlı bir hale getirecektir. Günün sonunda bu yatırımlar, giderlerinin çok üzerinde direkt ve endirekt faydalar doğuracaktır.

Bilişim altyapıları ve sunduğu imkânlar ile özellikle hizmet ağırlıklı birçok işin taşraya kaydırılması mümkün olacaktır. Büyükşehirlerde hayatı katlanılabilir kılmak için yapılan harcamalar listesine insanları kendi memleketlerinde istihdam etmeye dönük bu tür projeler de katılmalı ve nüfus artışı en azından durdurulmalıdır. Yukarıda örneklediğimiz işlere daha birçok ekleme yapılabilir. Tüm bunların olabilmesi için iyi planlanmış etkin bir fiber altyapısı, bilişim okuryazarlığı ve birazda cesaret gerekmektedir.

BİLİŞİM ÜRETİCİSİ OLMAK

Bilişim camiasında üretici ve tüketiciyi tanımlarken fare (mouse) kullanıcısı ve klavye kullanıcısı şeklinde bir tasnif yapılır. Fare kullanıcıları tüketici, klavye kullanıcıları ise üreticidir. Elbette bunun istisnaları olabilir fakat genel olarak doğru bir tasniftir. Ne yazık ki ülkemizdeki bilgisayar veya muadil ürün kullanıcılarının önemli bir kısmı fare kullanıcısıdır ve başkaları tarafından hazırlanan yazılım, içerik ve ürünleri kullanarak vakitlerini harcamaktadırlar. Doğru bir planlama ile insanlarımızı klavye kullanıcısı olmaya yönlendirmeliyiz. Eğitim müfredatında yapılacak düzenlemeler ile insanlarımız bilişim üreticisi olarak eğitilmelidir. Bu başarılabilir ise internetin ulaşabildiği en ücra köydeki bir vatandaşımız dahi uluslararası bir firmanın yazılım geliştiricisi olarak çalıştırılabilir. Bilişim üreticiliğini sadece yazılım geliştirme olarak algılamak hatalı olacaktır. Grafikler, videolar, yazılar, web siteleri vb. yüzlerce farklı üretim fırsatı bulunmakta ve dünya genelinde milyonlarca kişi bu faaliyetlerle üretim sürecine katılmaktadırlar.

Yazılım geliştirme faaliyetleri hem tekil bir çalışma hem de grup çalışması olarak yürütülmektedir. Birçok uluslararası yazılım şirketi dünyanın farklı yerlerinde oluşturduğu ekiplerle bu süreci yönetmektedir. İyi dokümante edilmiş süreçler ve basite indirgenmiş teknikler ile çok farklı kişilerin aynı kodu beraber geliştirmesi mümkün kılınmıştır. Hatta dünya genelindeki saat farklılıkları dikkate alınarak aynı kodun 24 saat esası ile farklı ülkelerdeki ekipler vasıtası ile durmaksızın geliştirilmesi sağlanmıştır. Ülkemizin bir yazılım geliştirme üssüne çevrilmesi mümkündür ve bununla ilgili planlamalar ivedilikle yapılmalıdır. Uzaktan eğitim tekniklerinin geliştiği de dikkate alındığında mekânsal uzaklık önemini yitirmiş ve az sayıda eğitimci ile çok sayıda kişinin etkin eğitimi mümkün kılınmıştır. Nasıl ki sanayi atılımında meslek liseleri kalifiye insan kaynağını temin etmiş ise benzer bir modelleme ile bilişim çağının insan kaynağı da liselerde eğitilmelidir.

Yazılım geliştirme kültürü bir kere oluşturulduğunda girişimci ruhlar çok farklı açılımları gerçekleştirecektir. Bugün özellikle akıllı telefonların ve yeni nesil işletim sistemlerinin sunduğu imkanlar, tekil bireylerin dahi geliştirdiği yazılımları milyonlara satmasını hayal olmaktan çıkarmış ve yepyeni bir pazar oluşturmuştur. Basit bir oyun bir anda geliştiricisine milyonlarca dolar kazandırabilmekte veya mevcut bir uygulama için geliştirilen bir eklenti çok ciddi kazançlar sağlayabilmektedir.

Yazılım geliştirmenin dışında grafik tasarımlar, içerik hazırlama, küçük videolar vb. çok farklı alanlar için de ciddi insan gücüne ihtiyaç duyulmaktadır. Gerek sanatsal gerekse de içerik odaklı bu çalışmalar da yereldeki insan kaynağı için bir gelir kapısı oluşturacaktır. Eğitim planlamasında yazılım geliştirme dışında kalan alanlar da dikkate alınmalıdır. Bir web sayfasının hazırlanması, sosyal medya hesaplarının yönetilmesi, sunulacak metinlerin hazırlanması, fotoğraf vb. görsellerin seçilmesi veya hazırlanması, var olan yazılımlara uzaktan destek verilmesi, içeriklerin farklı dillere çevrilmesi vb. onlarca belki yüzlerce yeni iş kolu oluşmakta ve gelecek buraya evrilmektedir. Yeni neslin teknolojiye yatkınlığı da dikkate alındığında, bu alanın mutlaka değerlendirilmesi gereken bir fırsat olduğu aşikârdır.

Ülkemizde işsizliğin azaltılması amacı ile hizmet sektöründe ciddi adımlar atıldı. Özel güvenlik, çağrı merkezi, vale, otopark görevlisi vb. birçok iş kolunda çok ciddi istihdamlar oluştu. Atılan bu adımlar özellikle meslek liselerinin kapatılması ile yetiştirilen ve elinden bir şey gelmeyen yeni mezun liselilerin iş hayatına katılmasında önemli bir rol oynadı. Fakat bu tür iş kolları insanlara bir ilerleme haritası sunmadığı için birçok kişi uzunca yıllar düşük maaşlarla çalışmak zorunda kalacak. Ustalaşma olmayınca gelir artışı da daha zor olacak. Hâlbuki bu insanlar yazılım geliştirme vb. alanlarda yetiştirilebilseler belirli bir tecrübeden sonra ilk maaşları ile kıyaslanamayacak derecede gelir artışı sağlayabileceklerdir. Bir sorunu ilk hamlede çözmek mümkün değilse geçici tedbirler ile hafifletilmesi elbette idareciler için kaçınılmazdır. Bugün işsizlik ile ilgili atılan adımlar ateşi önemli derecede düşürmüştür. Artık insanların kalıcı, kendilerine toplumsal itibar sunan ve konforlarını iyileştirici alanlara yönlendirmek üzere planlamalara ihtiyacımız var.

Bilişim çağında üretici olunmadan yön verici olunması mümkün değildir. Özellikle yazılım geliştirme konusunda ülkemizin çok ciddi ihtiyaçları bulunmaktadır. Gerek veri gerekse de sistem güvenliği ile ilgili yazılımların yerli olması temel bir gereksinimdir. Bir şifreleme yazılımı veya anti virüs yazılımının hatta kritik süreçleri yöneten bir SCADA yazılımının dış kaynaklı oluşu, sürekli bir kuşkuyu diri tutacaktır. Acaba sisteme birileri bir arka kapı koydu mu sorusu zihinleri hep meşgul edecektir. Tıpkı sanayi üretiminde olduğu gibi bu alanda da yapabilecekleriniz yapmış olduklarınız ile ilintilidir. Uçak yapabilmek için koltuk, halı, kanat, motor vb. bileşenleri yapabilmeniz gerektiği gibi kompleks yazılım sistemleri için de daha basit bileşenleri yapmış veya yapabiliyor olmanız gerekir. Yaşadığımız her krizde aklımıza gelen soruların cevaplarını sürekli erteliyoruz. Bir siber saldırı, bir veri akışı, bir darbe veya bir skandal acaba kullandığımız sistemler birilerinin elinde oyuncak mı sorusunu tetikliyor ve fakat her defasında kalıcı çözümü erteliyoruz. Bugün yerli otomobildense yerli yazılımlar daha önceliklidir. Özellikle veri güvenliği, sistem güvenliği ve haberleşme konularında acil çözümlere ihtiyacımız var. Yerel kalkınma için atılacak bu adımlar, insanımızın karmaşık sistemler üretebilmesini mümkün kılacak ve belirli bir aşamadan sonra bilişim üreticisi olmaktan çıkıp, bilişime yön verebilen bir ülke haline dönüşeceğiz.

business

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir